Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK ve silah arkadaşları cumhuriyeti ilan ettikten sonra Türkiye Cumhuriyeti’ni çağdaş refah seviyesine ulaştırmak için birçok yenilik yapmışlardır. Ekonomik, siyasal, hukuki, eğitim alanında olan bu yenilikler ülkemizi hem yurt içinde hem de yurt dışında saygı duyulan bir konuma getirmiştir.
Sanata ve sanatçıya da büyük önem veren Atatürk, sanatın önünü açacak atılımlarda da bulunmuştur. Güzel sanatların her alanına önem veren Atatürk, müziğin gelişmesi için de büyük adımlar atmıştır. Müzik için yaptığı ilk icraat olarak birçok müzisyeni yurt dışı eğitimlerine gönderdiğini örnek gösterebiliriz.
‘Türk Beşlileri‘ olarak bildiğimiz Ahmet Adnan SAYGUN, Ulvi Cemal ERKİN, Cemal Reşit REY, Hasan Ferit ALNAR, Necil Kazım AKSES yurt dışı eğitimlerini tamamladıktan sonra ülkemize geri dönüş yapmış ve birikimlerini ülkemizdeki diğer sanatçılarla paylaşmışlardır. Türk Halk Müziği’ni yeniden yorumlarmışlar ve Türk Müziği’nin gelişimi için adımlar atmışlardır.
Atatürk sadece bununla yetinmeyip ülkemizde de müzik okulları açılmasını sağlamıştır. Ankara’da Musiki Muallim Mektebi (1924) kuruldu ve akademik müzik eğitimi görmüş kişilerce eğitimler verilmeye başlandı. Daha sonra İstanbul Belediye Konservatuvarı (1926) ve Ankara Devlet Konservatuvarı (1936) kuruldu. Takip eden yıllarda da birçok şehirde konservatuvarlar kurulmaya devam etti.
Atatürk yurdun birçok şehrinde opera ve bale dalının da gelişimi için girişimlerde bulunmuş, vatandaşlarımızı da teşvik etmek amacıyla gittiği şehirlerdeki konserlere ve gösterilere katılmaya çalışmıştır. Her gün müzik dinleyen, türküleri ve sanat müziğini çok seven Atatürk, manevi çocuklarına da müzik eğitimi aldırtmıştır.
Atatürk: –Hayatta müzik lazım değildir. Çünkü hayat müziktir. Müzik ile ilgisi olmayan varlık insan değildir. Eğer söz konusu olan hayat insan hayatı ise, müzik mutlaka vardır. Müziksiz hayat zaten mevcut olamaz sözleriyle müziğe verdiği değeri açıkça dile getirmiştir.
Atatürk’ün müzik gelişimi için tohumlarını attığı girişimler dallanıp budaklanmış ve meylerini de sanat olarak vermeye başlamıştır. Ahmet Adnan SAYGUN ilk Türk Operası olan Özsoy Operası’nı seyirciyle buluşturmuş ve cumhuriyetin ilk yıllarında Türkçe operalar sahnelenmiştir. Türk Halk Müziği’ne ait eserler batı ezgileri ile birleştirilerek polifonik olarak sahnelenmeye başlamıştır. Atatürk’ün attığı bu temel sayesinde ülkemiz çağdaş uygarlıklar seviyesine ulaşmış ve sanat alanında da dünyaca ünlü birçok sanatçının yetişmesine vesile olmuştur.
Cevap Bırakın